Galatasaray deplasmanı… Türkiye liglerinin en zor sınavlarından biri. Tribün baskısı, kadro kalitesi, saha içi alışkanlıkları ve hakemlerin üzerinde hissettiği görünmez ağırlık… Tüm bunların ortasında Trabzonspor bu akşam sahada ne yaptı? Mücadele etti mi? Etti. Pes etti mi? Asla. Peki eksikleri, yanlışları, göz göre göre ısrar edilen hatalı tercihleri var mıydı? Hem de fazlasıyla…
Bu geceki maç, aslında bize sezonun kırılma noktalarından biri için erken bir fragman sundu. Çünkü Trabzonspor, oyunun bazı bölümlerinde “akıl ve disiplin” tarafında doğru işler yaparken, kalite ve sonuç alma tarafında sınıfta kaldı. Futbol kamuoyu da yorumlarında aynı noktaya değindi: “Trabzonspor doğru savunma yaptı ama hücumda ısrar eden değil ısrarla geri gelen bir takım görüntüsü verdi.”
Orta Sahadan Çıkıyoruz, Gitmek İstiyoruz… Ama Ayaklar Gitmiyor
Maçın temel fotoğrafı bu cümlede saklı:
Topu kazanıyoruz, çıkmak istiyoruz, kaleye gitmek istiyoruz… ama ayaklar gitmiyor. Neden? Çünkü Galatasaraylı futbolcular aynı bölgede topu kapıp, aynı mesafeyi çok daha hızlı kat edebiliyor. Bu, yalnızca fiziksel değil; teknik ve özgüven farkı.
Orta sahamızın yumuşak olduğu ısrarla söyleniyor ama belli ki kimse duymuyor ya da duymak istemiyor. Rakip orta sahaya her gelişimizde sanki bir duvara çarpıyoruz. Galatasaray'ın merkezde Torreira-Kaan ikilisiyle kurduğu dinamizm, bizim orta blokta zorlandığımızın açık göstergesiydi. Topu ikinci bölgeden üçüncü bölgeye “taşıyacak” oyuncu eksikliği çok belirgin.
Ve gelelim gecenin tartışmasız başlığına…
Muçi'ye verilen kredi öyle uzun ki; gerçekten banka olsa bu kadar vadeyi açmaz.
Bir önceki maç ne gösterdi sana hoca?
Ne oynadı? Ne vadetti?
71 dakika 10 kişi oynadık ve Muçi sahada olmasına rağmen oyuna değil, tabelaya bile katkı veremeyen bir görüntü sergiledi. Kenarda oynamayı bilmiyor, içe kat ettiğinde üretkenliği yok, savunma arkasına koşu tehdidi zayıf. Ama yine ilk 11’de… Neden?
Futbol yorumcularının büyük kısmı da bu soruyu sordu:
“Muçi formunda değil, oyun ona rağmen değil, onunla eksiliyor.”
Pasları etkisiz, topu aldığı hız düşük, oyun zekâsı doğru ama uygulama temposu yetersiz.
– Onuachu iyi ama yavaş.
– Oluai iyi ama yavaş.
– Zubkov… kayboluyor.
Sahi, neden?
Çünkü Trabzonspor'un hücum hattındaki problem artık kişisel performans değil, kolektif akışkanlık eksikliği. Top ileride çok uzun süre kalmıyor. Kanatlar üretken değil, merkez destek vermiyor. Hal böyle olunca Onuachu'nun “indir, al, dön, ver, koş” döngüsünü tamamlaması imkânsıza yakın.
Maçın hakkı neydi?
Kamuoyu da aynı fikirde: Beraberlik.
Yaygın yorum şu:
Trabzonspor maçın tamamında oyundan kopmadı, direnç gösterdi ve Galatasaray'ın alıştığımız iç saha baskısını çoğu dakikada absorbe etmeyi başardı. Kontrada daha doğru tercihler gelse maç Trabzonspor'un bile olabilirdi.
Mücadele? Vardı.
Disiplin? Bu defa vardı.
Cesaret? Bölüm bölüm vardı.
Eksik olan tek şey son vuruş kalitesi ve oyunu üçüncü bölgede tutabilme becerisiydi.
Hakem Yönetimi: “Formalar Değişse Aynı Karar Çıkar mıydı?”
Hakem Cihan Aydın…
Bugün büyük oranda iyi bir maç yönetti. Takdir hakları ise çoğunlukla Galatasaray'dan yana oldu; bunu söylemek haksızlık değil, gözlem.
VAR konusuna ise ayrı bir parantez açmak gerekir.
O meşhur “ele çarpma” pozisyonunda karar ne kadar hızlı geliyorsa, Trabzonspor lehine olabilecek pozisyonlarda nedense aynı hız olmuyor. İşte taraftarın sitemi burada devreye giriyor:
Formaları değişsek VAR aynı kararı verir miydi?
Türkiye'de futbol tartışmalarının değişmeyen sorusu, bu akşam da hiç eskimedi.
Onuachu'nun sıçradığı, indirdiği toplara dikkat ettiniz mi?
Ben saydım: 7-8, belki 9 kez yaptı.
Peki Trabzonsporlu oyuncuların kaçını aldığını gördünüz?
Sıfır.
Bu dünyanın hiçbir yerinde karşılığı yok.
Onuachu indirir, biri koşar alır, biri destek olur. Bizde?
İndiriyor… seyrediyoruz.
Bu durum artık oyuncu değil, takım yerleşimi problemidir.
Gençlerin Devreye Girmesi Şart
Visca'nın yaş almasıyla birlikte kanatlarda dinamizm düşüyor. İşte bu noktada taze kan şart. Taraftar da yorumcular da aynı fikirde:
Gençler oyuna daha erken ve daha fazla katılmalı.
Hoca için artık “güvenli tercih” dönemi bitti. Cesur olmak zorunda.
Önümüzdeki Fikstür: Alanyaspor - Başakşehir - Konyaspor
Bu üç maç sezonun kaderini tayin edecek hatlardan biri.
Alanyaspor maçı kritik: kaybı olmayan bir senaryo yaratmak zorundayız.
Ardından Başakşehir ve Konyaspor maçları… Eğer bu üç maçlık süreci kayıpsız atlatırsak, işte o zaman bugünkü Galatasaray deplasmanında alınan 1 puanın değeri katlanır.
Sonuç: Trabzonspor Bu Akşam Kaybetmedi, Kaybetmemeyi Öğrendi
Evet, daha iyisini yapabilirdik.
Evet, kaliteli ayaklar olsaydı belki maçı bile alabilirdik.
Ama bu akşam ortaya konan direnç göz ardı edilemez.
Bu maç Trabzonspor'a şunu öğretti:
“Bazen kazanamazsın, ama doğru savunur, doğru sabredersen kaybetmezsin.”
Asıl mesele bundan sonra:
– Muçi ısrarı sürecek mi?
– Orta saha sertleşecek mi?
– Gençler devreye girecek mi?
– Hücum organizasyonu tempo kazanacak mı?
Cevaplar bu üç haftada ortaya çıkacak.





