“1923–1950 Yılları Arasında Ereğli Futbol Tarihi” kitabımın yazılması için süreç 2002 yılının Temmuz ayında başlamıştı. Babam Halidun ÖZÇAKIR bir zarf içinde eski futbol takımları fotoğraflarını ve yine eski yıpranmış bir Osmanlıca dergiyi bana gösterdi. Birden heyecana kapıldım. Dergi 1925 yılının Gol Mecmuası idi. Hemen bir çırpıda sayfaları çevirdim. Babam orta sayfadaki takımı sordu; bu Fenerbahçe mi acaba? Hayır, oda ne! Bu takımın adını heceleyerek okudum: Karadeniz Ereğli Türk Ocağı Gayur Futbol Takımı.
Dile kolay tam 77 sene önceki bu takımda gururla poz verenler adeta benden yardım istiyorlar, bizi gün yüzüne çıkar diyorlardı. Bu şevkle yola çıktım. Değerli büyüklerim Aydoğdu MAKARACI ve Seyfi ONAT beni Ziyaettin CIBIR beye yönlendirdiler. Onun bana verdiği bilgiler Ereğli Futbol tarihinin aydınlanmasında çok yardımcı oldu.
Ayrıca Rıdvan ÇİMENOĞLU, Seyfi ONAT, Temel AÇAN, Mahmut OKAY, İlyas KUN ve Nevzat ACAR beyler ile görüşmeler yaptım. Sözü fazla uzatmadan konuyu bölmeden biz Ziyaettin CIBIR’a yeniden dönelim. Onunla 5 Temmuz 2002 tarihinde tanışıp evinde söyleşiler yapma imkânı buldum. Aslında ben onu 1940’lı yılların fotoğraflarından daha önce tanıyordum. Görüşmelere giderken sorularımı önceden belirledim ve notlar çıkardım. İlk iş olarak bende bulunan fotoğraflardaki, çoğu şimdi rahmetli olmuş, o dönemin futbolcularını tek tek Ziyaettin Bey ile tespit ettik.
Artık tanıdığım bir tek o değildi sordukça Mustafa CÖBEK, Yakup ARGÜN,
Cevat ÇAMLI, Celal ACAR, Mustafa AKMAN, Mehmet GÜLEN, Abdurrahman ÖZÇAKIR, Sadettin ERİŞEN gibi isimler adeta yakın dostlarım haline geldiler. Benden yarım asır önce yaşamış bu insanların yüzlerini artık fotoğraflarda kalabalıklar içinde hemen tanıyabiliyorum.
1920 doğumlu olan Ziyaettin Bey, Kdz. Ereğli Halkevinin futbol takımı olan Ereğli Gençlik Sporda, kuruluşundan itibaren yer almıştır. Bu takımın değişmez kaptanıdır. Özellikle o dönemdeki futbol takımındaki futbolcuların isimlerini tespitte çok büyük yardımları oldu. Kulübün kuruluş hikâyesini bize o günleri yaşarcasına anlattı. Şimdi sözü onunla yaptığım mülakata bırakıyorum;
“1936 yılında Kdz. Ereğli iskelesinde kömür direklerinin üstünde Çarşı ve Yenimahalle gençleri bir araya geldiler.“Ekâbir” yani Mustafa AKMAN’ın gayreti ile Halkevinin spor kolunun faaliyete geçirilmesi kararı alındı. Futbol, Voleybol ve Su Sporlarına önem verilecek hepsi faal hale getirilecekti. Futbol takımının Genel kaptanı Celal ACAR (Baron) oldu. Kendisi Vefa Spor ’da futbol oynamış, Ereğli’ye sonradan yerleşmişti. İlk futbol maçımız Akçakoca Spor ile yapıldı diye hatırlıyorum. Bu maçtaki taktiğimiz WM Sistemi idi. WM Sisteminde geride defans M şeklini alırken forvetin W şeklini alır.
İlk başta hazırlık döneminde çok ağır idmanlar yapıldı. İdmanlarda Yukarı Beyçayırı’ndan Aktaş Tepesine 10 tur atıyorduk. Karşımıza çıkan Akçakoca takımı Düzce’den takviye almıştı. Ben sağbektim, Çengel Yakup ise sol bekti. Sarı Safini sol ayağı çok kuvvetlidir. Onun sert şutu ile maçı 1–0 kazandık. Ertesi gün ise Zonguldak Şen Spor’la karşılaştık onları da 5 -0 yendik.
Takımımız 25 kişiden oluşuyordu. Halkevi, takımın tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu. O dönem Alman Harbi ( II. Dünya Savaşı ) zamanıdır. Halkevini hatırladığım kadar spor için 500 lira yıllık ödeneği vardı. Zonguldak, Bartın, Devrek gibi civardaki takımlarla maçlar yapıldı. Bölgede bizi yenebilecek takım çıkmadı. Bunun üzerine İstanbul’dan takımlar çağrıldı. Bir tek Eyüp Spor’a yenildik. Hala üzülürüm golü Zaven adlı oyuncuları attı.
Bir de Altılar Muhtelit (Karma) takımı gelmişti, orada bir oyuncu vardı, Prens Lütfi adında, teni oldukça esmer olduğundan Milli Takım’a alınmamıştı.
O günlerden acı hatıram ise 1937 yılında Kozlu ile yaptığımız maçta Kozlulu Şerif Bey ayağımı kırmasıdır. Bu sakatlık yüzünden az kalsın tamamen ayağımı kaybedecektim, ayağım yanlış kaynadı ve kan oturdu. Balı Köyünde bulunan meşhur bir kırıkçı vardı. Önce 3 tane sülük koyup kirli kanı emdirdi. Ve ayağımı aynı yerinden kırıp tekrar sardı neyse ki ayağım düzeldi. Ben 1948 yılına kadar futbol oynadım demek ki 28 yaşında iken futbolu bırakmışım.”
Ziyaettin beye birkaç soru daha sordum ve şu bilgileri aldım. O dönemki fotoğrafları kentin emektar fotoğrafçısı Sadık YILDIZ çekmiş. Maçlarla ilgili bazı haberler hatırladığına göre “Köroğlu” adlı İstanbul gazetesinde çıkmış. Ziyaettin beyin verdiği bilgilere göre takımın formaları İstanbul’dan alınırdı. Futbolcu ayakkabıları ise yine İstanbul’dan gelir bunların tamirleri ve çivileri Mustafa zade Mustafa CÖBEK tarafından yapılırdı.
Ziyaettin CIBIR Beyin bana vermiş olduğu yukarıdaki ipucu kitap çalışmamın zenginleşmesi ve görselliğinin artmasında çok yardımcı oldu. O devrin Anadolu da en çok tanınan gazetesi Burhan Cahit MORKAYA’nın çıkarttığı Yeni Köroğlu "Siyasi Müstakil Halk Gazetesi" Günümüz için rahatsız edici diyebileceğimiz oldukça sarsıcı, kaba ifadelerle eleştiriler yapan bir gazetedir. II. Dünya Savaşı yılları açısından önemli bir belgedir. Aynı zamanda o günün haberleri açısından da bir belgesel kıymeti vardır. Bu gazetede Ziyaettin Bey kendi takımlarının da haberlerinin çıktığını söylemişti.
İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphane ve Beyazıt Halk Kütüphanesinde 1928–1950 yılları arası Yeni Köroğlu gazetesinin tüm gazete koleksiyonunu heyecanla tek tek tarayarak sevinçle Kdz. Ereğli ile ilgili birçok habere rastladım. Bu gazete sayfalarını kitap çalışmamın sonunda ayrı bir bölümde yayınlamayı uygun gördüm, ayrıca gazete koleksiyonu elimdeki fotoğrafların da çözülmesine yardımcı oldu. Dönem takımların isimlerini öğrendim.
70 yıl kadar önce oynanan maçların sonuçlarını belirledim, en önemlisi aklıma takılan birçok konu aydınlandı. Bir fotoğrafta Ziyaettin beyin üzerindeki beyaz formada bir amblem dikkatimi çekmişti. E.A.S ( O bu amblemin lacivert olduğunu hatırlıyor) bu takım Halkevi takımı tescilli hale gelince 1939 yılında Ereğli Akın Spor adını almış ayrıca o dönemde Zonguldak bölgesi mıntıka şampiyonluğunu kovalamıştır. Demek ki amblem o döneme aitmiş. Ayrıca elimde 14–15 yaşlarında gençlerden oluşan bir takımın fotoğrafı vardı, ben bunu Halkevi Gençlik takımının genç takımı olduğunu düşünüyordum çünkü formaları hemen hemen aynı idi; ama bu takım meğerse küçüklerin oluşturduğu Ülkü Spor takımıymış. Aynı şekilde bir de Çayır Spor varmış o da miniklerden kurulmuş. Daha ilginç olanı Yeni Köroğlu gazetesi bunu bile haber yapmıştır.
Son olarak kitabımın oluşmasında verdiği bilgiler ile bana yardımcı olan, birinci elden kaynak olma özelliği taşıyan değerli büyüğüm Ziyaettin CIBIR’a Yüce Allahtan rahmet dilerim. Kendisi 26 Ekim 2018 tarihinde vefat etti.