Tüm kadınlarımızın Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Onlar bizim annemiz, eşimiz, kızımız, kız kardeşimiz, kıymetlimiz; olmazsa olmazımızdır. İyi ki varsınız. 8 Mart, ABD’nin New York kentinde tekstil fabrikasında çalışma şartlarının iyileştirilmesi için grev yapan kadınların bu eylemleri sırasında çıkan yangında 129 kadının can vermesi sonucu ABD de kabul edilmiştir. Daha sonra 1910 yılında Kopenhag’da Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir.
Tarih boyunca Yunanistan, Roma, Çin, Hint, Mısır başta olmak üzere eski toplumlarda binlerce yıl kadın değer görmemiş, insan bile sayılmamış, Kız çocuğu istenmemiş, Tanrılara hep kız çocuğu kurban edilmiş, erkeğin kölesi sayılmıştır. Ailede söz hakkı olmamış, evlenme hakkı, miras hakkı, eğitim hakkı hep yok sayılmıştır. Hatta bazı toplumlarda kocası ölen kadın da öldürülüp kocası ile gömülürdü. M.Ö. 1750 yılında Hammurabi kanunlarında kız çocukları kocalarına satılana kadar babalarının malıdır diye yazılıdır. Günümüzde bilgisayar ve teknoloji çağında hala geri kalmış bazı ülkeler kız çocuklarını okutmamayı ve kadınları eve kapatmayı marifet saymakta, cehalet ve yobazlık bataklığında çırpınmaktadır. Bu ülkeler iç savaşlarla, yoksullukla, gericilikle boğuşmakta ve hala bu yanlışlarında ısrar etmekteler. Huzur ve barış yüzü görmeden, bu insanlığa katkısı olmayan ülkelerin medeni olmadıkça, kadına gereken önemi vermedikçe ilerlemeleri mümkün görünmemektedir.
Ortaçağda batı ülkeleri de kilise baskısı altında kadını değersiz görüyordu. Hak arayan Kadını büyücü, uğursuz diyerek yakıyordu. Ve bedelini açlık, sefalet olarak ödüyordu. Rönesans yani yeniden doğuş dönemi ile kadın bazı haklarına kavuşmaya başladı. 1832 yılında oy kullanma hakkını kazandılar. Günümüzde ileri ülkeler, huzurlu ve barış içinde yaşayan ülkeler kadına en çok değer veren ülkeler. Kadınların binlerce yıllık eşit olma mücadelesi gerçekten de takdir edilmelidir. Sonuçta bir insan dünyaya gelirken kendisine erkek mi kadın mı olma seçeneği sunulmamaktadır. Veya hangi ülkede doğmak istediği sorulma maktadır. Geri kalmış ülkede kadın olarak doğmak bir talihsizlikten başka ne olabilir? O kadınlar uygar insan gibi yaşayamıyorsa bu kimin suçudur?
Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir, onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür. Bu sözü kim söylemiştir soruyorum. Kim söylemiş ise tam isabet söylemiş çok doğru söylemiştir.
Kadınların bu kutsal hak mücadelesine değer veriyorum, onların bir gün değil her gün emeklerine saygı duyuyorum. Onlarsız olmaz. İyi ki varlar…