Bu yeni yetme gençlerle hiçbir şey olmazmış. Saygısızmış. Ülke bunlara emanet edilmezmiş. Serseri imişler. Şu bir gerçek ki şimdi ki gençler biz yaşlılardan daha şanslı ve daha iyi şartlarda dünyaya geldiler ama biz de bizden öncekilerden şanslı idik. Yani bu bir doğa kanunu.
Kim bu gençlerden bir şey olmaz diyenler? Hayatında hiçbir başarısı olmamış, eski bağnaz kafa yapısını marifet zanneden, bir baltaya sap olamamış zümre diyor. Sanki gençlere yaşanabilir bir ülke bırakmışlar da gençler kıymet bilmiyorlarmış gibi suçlayabiliyorlar.
Ona sorsan her şeyden şikayet eder. Dolmuşa biner ayakta gittiği için şikayet eder. Her gün dolmuşa zam gelmesinden şikayet eder. Otobüse biner tıklım tıklım otobüsten şikayet eder. Et fiyatları uçmuştur evine et getiremez şikayet eder. Bankaya borcu vardır ödeyemez faizler yüksek şikayet eder. Evine meyve alamaz pahalıdır şikayet eder. Çocuğuna iş bulamaz, her yerde torpil vardır şikayet eder. Ülkede adaletsizlik almış yürümüş ondan da şikayet eder. Üst düzey bürokratlar “Ekonomik sorunlar var fedakarlık yapmak lazım.” der, kendi yüksek maaşlarını düşürmez, alt tabakayı ezer ondan da şikayet eder. Ülkenin borcu hatta faizi ödenemez duruma gelmiştir milli gelir düşer gene şikayet eder. Bu işleri düzeltecek, ülkeyi kalkındıracak, memlekete faydası olacak kişilere oy vermez. “Bunların hepsi aynı.” der, şikayet eder. “Eğitim sistemimiz Avrupa’dan çok geri.” der, şikayet eder. Bu kötü tabloyu beğenmediği gençlere bırakan asıl suçlu odur. Ama yeni nesil gençleri beğenmeyen de odur. Nasıl bir kısır döngüdür bu. Anlayan var mı?
104 yıl önce Atatürk Samsun’a çıkarak kurtuluş savaşını başlattığı 19 Mayıs gününü Gençlik ve Spor Bayramı ilan ederek, “Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok mesudum.” diyerek gençlere armağan etmiştir. Her fırsatta gençlere değer vermiştir.
Ben şahsen bu gençlerden ümitliyim. Hayatın tadını çıkarmayı, hayatı doya doya yaşamayı iyi biliyorlar. Baskıya ve otoriteye karşı çıkacak özgüvenleri var. Basit ve boş işlere saplanıp kalmıyor, kendi kararlarını verebiliyor, kendi geleceklerini gayet iyi planlayabiliyorlar. Adalet, demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğüne önem veriyorlar. Yaşlılar gibi kader diyerek her türlü haksızlığa susma, teslim olma yoluna gitmiyor, yanlışları sorgulayabiliyorlar. Büyüklerinin sağcı, solcu ve muhafazakar gibi saçma, manasız gruplara bölünmesi tuzağına düşmüyorlar. Birlik beraberlikten yana, büyüklerinden daha mantıklı davranıyorlar. Benim bu gençlerin fırsat verildiğinde ülkeyi çok daha iyi idare edeceklerinden hiç şüphem yok. Gençlerin bayramı kutlu olsun.
Maalesef,insanımız güzel ve yapıcı örneklerden hareket ederek, insanlara/ gençler rehber olamaz . O donanımı yok! "Sevgi,güven ve samimiyet" en büyük ilaç ve çaredir. " Kötüleme ve baskı olmadan yol göstermek ve rehber olmak gerekir." Maalesef, bir eğitimci olarak ülkemizde her alanda olduğu gibi eğitimde de "yozlaşma, enformasyon ek***liği var. En büyük ek***liklerden diğeri de "işi ehline verilmemesi..." Sağduyulu, aklıselim ve vatanperver her vatandaş ülkemizin ve milletimizi istikbali ile sorumludur. Cesaret ve bilgi ile uyarı ve rehberliğin yapmalıdır Güzel bir yazı Metin beyi tebrik ediyorum. Selam ve ve saygılarımla/ Ruhan İSKENDER