Bugün kitap fuarları ve festivaller üzerine birlikte düşünelim istedim. Yasaklama ve engelleri yinelemeyi bir yana bırakarak. Öncelikle sadece turizme yönelik, tüketimi besleyip körükleyen, piyasacı kültür ve değerleri öne çıkaran organizasyonlardan söz etmiyorum. Türkçeyi doğru konuşamayan kimi sunucu ve kimi katılımcı yetkililerin, yöneticilerin yerlerde sürünen davranış/vücut dilleri ve sözleri bıktırdı artık.
Halkın sosyalleşmesine ve kaynaşmasına olanak tanımayan popülizm ve halk dalkavukluğunu ve siyasi çıkarı/nemalanmayı amaçlayan etkinlikleri konumuzdan ayırt etmenin önemini vurgulamak isterim. Bu bağlamda birçok belediyenin desteği ile “sivil toplum kuruluşu” adı altında ortaya çıkan ve mantar gibi çoğalan hükümet ve zaman zaman da devlet destekli etkinliklere tanık olmaktayız. Böylesi etkinliklerde deyim yerindeyse bir “kültür bombardımanı” yaşanmakta. Müzik yerine gürültünün öne çıktığı, kültür-sanat adına yozluğun sergilendiği ve desteklendiği, siyasilerin ucuz şovlarıyla ayrımcılığın körüklendiği bir yapı gelenekselleşmeye çalışmakta.
Düzeysiz, ilkesiz, özelikle birçok belediye ve valilik yetkilisinin olur verdiği -parasal destek dahil-, sıradanlığı aşamayan sanat savından uzak organizasyonlar bölgemizde ve ülkemizde gırla gitmekte; kendi “sanatını” dayatmakta. Böylece gerçek eğitim-kültür-sanat edinimlerinden uzak bırakılan seçeneksiz topluluklar ve halk tabakaları ekonomik yoksulluğu da dikkate aldığımızda kültürel ve sanatsal açlıklarını bu etkinliklerde gidermeye çalışmakta.
Bunların daha da çoğaltılabilecek olumsuzluklarını sıralamak ve eleştirmek bu yazının asıl amacı değil. Eldeki olanaklar dahilinde neler yapılabileceğine ilişkin, özveriye ilişkin örnekleri öne çıkarmak iyimserlik ve yapıcılık anlamında önemli diye düşünüyorum. Böyle bakınca tanık olduğumuz olumlulukları, halka yararlı etkinlikleri geniş kitlelere duyurmak bir görev sayılmalı. Özellikle yerel yöneticilerin kamuoyu baskısıyla sıkıştırılması ve demokratik kitle örgütlerinin yönetim birimlerinden/lokallerden çıkarak oluşturacak oldukları güçle buna destek/önayak olmaları olası. Bu aşamada yerel yöneticilerin kimliği, niteliği kuşkusuz çok önemli. Hükümetin ve devlet aygıtının baskı ve engelleme çabalarına kamucu ve aydınlanmacı dirençle karşılık verebilmek bir kararlılık sorunudur. Bilimsellik/akılcılık ve çağdaşlık sorunudur. Özcesi Cumhuriyetçilik ve Devrimcilik sorunudur.
Ülkemizin yüz akı olmuş sanatçılarına, aydınlanma savaşımcılarına, yazarlarına, şairlerine, düşünürlerine, oyuncularına olanak tanımak, onları konuk etmek ve halkla buluşmasına aracılık etmek yerel yöneticilerin görevi olmalı ve kamu hizmeti sayılmalıdır.
Yazımın bu aşamasında Burhaniye Belediyesinin düzenlediği Burhaniye 4. Kitap Fuarı’na sözü getirmek isterim. Geçen yıl 3.sünü de gezip izlediğim etkinlik bu yıl daha zengin içerikle donatılmış, adeta bir şenliğe dönüşmüştü. Yüz dolayında yayınevinin stant açtığı, onlarca şair ve yazarın kitaplarını imzaladığı bir fuar. Ören’de dört ayrı yerde/açık alanda söyleşi, film gösterimi, tiyatro sahnelenmesi. Yine açık hava konserleriyle bayram havasında bir fuar ve şenlik.
Katılan tüm şair, yazar, oyuncu, düşünür ve sanatçı dostları burada sıralamak olası değil. Ancak Türk Sinemasının önemli örneklerinden olan üç filmi ve kahramanlarını anmadan geçemeyeceğim. Al Yazmalım Selvi Boylum (Türkan Şoray), Umut (Yılmaz Güney), Çiçek Abbas (İlyas Salman -kısa söyleşi ve esprileriyle de renk kattı-) defalarca izlenen yerli başyapıtlardan diye düşünüyorum. Yine halk konserleriyle ve ezgileriyle Ören sahilini boydan boya saran özgün müzik yankısı, amatör ve profesyonel sanatçılarıyla.
Başta Burhaniye Belediye Başkanı Sayın ALİ Kemal Deveciler olmak üzere Fuar Düzenleme Üyelerine, emekleriyle destek veren şair, yazar, oyuncu ve diğer sanatçılara, yoğun ilgi ile katılım gösteren konuklara ve yöre halkına, kitap ve sanatsever bir yurttaş olarak teşekkür ediyorum.
İlgiliye Not: Umuyor ve diliyorum ki sanatın ve sanatsal üretimin ülkemizde uzun yıllar üçüncü merkezi olan ilimiz Trabzon’un yerel yöneticileri böyle bir görevleri ve sorumlulukları da olduğunu anımsar ve adım atarlar.