Bugün “vefa” sözcüğünden hareketle yazmak istedi bu “fakir”. İstanbul’da bir semt adı, bilenler bilir. Yine Vefa Lisesi çok duyulan, başarılı, daha sonra ünlüleriyle bilinen bir okul. Bizim çocukluğumuza denk gelen Vefa Futbol Takımını da unutmamak gerekir diye eklemeliyim. Ancak benim asıl yazmak istediğim ne Vefa spor ne Vefa semti ne Vefa Lisesinin mezunlarından ünlüler-yazarlar, siyasiler ya da zengin iş adamları değil. Bir eski İstanbul güzellemesi/nostalji hiç değil.
Bunların yanında, bende öncelikli çağrışım uyandıran anlamı, bir duygu, bir dayanışma, bütünlük, bir özveri, paylaşım, ortak ülkü, ortak özlem, ortak tutku/ütopya; hani denir ya, “et ve tırnak gibi”.
Örnekleri azalsa da giderek küçümsenen bir duygu, bir aforizma belki de. Kalmayan, köşe-bucakta zor bulunan… “Dinozorlar” ın yaşatmaya “inat” ettiği… Yaşamı güzelleştirme çabasının, sürecinin vazgeçilmez değerbilirliği. İnsanı insan yapan. Dik ve onurlu yürümenin, yol arkadaşlığının, yakın/uzak geçmişin bütünüyle birikimi aslında; “günahı ve sevabıyla”! Ve üzerinde yürünecek tarih bilinci, dayanak…
Değişim sözcüğünün albenisine kapılıp popüler olanın etkisine bir biçimde girmek. “Uyum” sağlamak değişime. “Başkalaşma/mutasyon” sözcüğü daha uyumlu bu sosyolojik duruma; dönüşüm bana göre. Sadece görünüm değişikliği mi? Kuşkusuz hayır. Ama davranışa, görünüşe, söyleyişe de yansıyan bir samimiyetsizlik. Yapay sosyalleşmeyi de nicel büyüten, nitelik aramayan “büyüme” ve “gelişme”.
Çok değerli, dahası birçoklarınca “kutsal” bile sayılan “değiştim artık, ben o değilim şimdi” tiradı!
Yaşanmışlıkların, paylaşılıp çoğaltılan sevgilerin ya da yine paylaşarak azalan acıların tarihin tozlu raflarına atılmaları!
Bireyciliğin, çıkarcılığın, çürümüş ve kokuşmuşluğun yeni çıkışları ile bir gerekçeye dayandırılması ya da “mazeret üretme” çabası!
Beğeni kaygısı ile yaşama bakmak, doğruyu/çıplak gerçeği -bu ayrıca tartışılabilir de- insani duygu ve düşünceleri beğenilme ölçütüne göre biçimlemek!
Halk dalkavukluğunun, yeni ikiyüzlülüğün “çağdaş” görünümü! Göz alıcı söylemlerle alıcısı yaygın bir kitleye dönük biçemi, duygu, inanç sömürüsünü pervasızca kullanarak hem de. Akademiyi, her türlü bilimsel ölçütü yok sayarak, yavan, sığ ve yapay ölçütler kurarak…
Kuşkusuz toplumu biçimlemek isteyip kendi öncelik ve önermelerini egemen kılmak isteyen küçük azınlığın, çıkar ağalarının, şebekelerin ve işbirlikçilerin sistem bütünlüğünü sürdürme çabaları, kendi içinde mantıklıdır/tutarlıdır. Bunlar için anlaşılabilir olan bu duruma aldanan “gafiller” den yana dertliyiz elbet! “Derdi olmamak”, gerçeği saptamak, buna uygun eylem-söylem-program çabası içinde olmak yerine yapay iyimserlik sergilemek ya da öyle görünme çabası umuda vurulan bir darbe olmaz mı? Ayrıca sahtekarlık sayılmaz mı? Bilimsel, akılcı iyimserlik sosyolojik körlük ve sağırlığı pompalamak zaten sistem savunucularının ve bundan nemalananların vazgeçmediği taktiği/siyaseti değil mi? Buna eklemlenen “neo” korumalı yapılarla nereye varılacağı oldukça kuşkulu değil mi? Kuşkudan öte bu tehlike nasıl görülmez?
Genel siyasi disiplinler ve ideolojilerin evrimi, güncellenmesi sözünü ettiğim evrilme ve bozulmanın “mazereti” olmamalı, olamaz da! Bilinir ki cehenneme giden yolun çiçeklerle bezenmesi hiç de yeni değildir. Akıl ve bilim yolundan gittiğini söyleyenlerin bu denli yanılgı lüksü olabilir mi? Çürümeyi, yok olmayı önlemenin, bilincin yanında sistemin albenisine aşık olmamayı içselleştirmekten, ona karşı koyma direncini korumaktan ve halktan yana değerlerle bütünleşmiş olmaktan geçtiği unutulmamalı.
Bu yazımda sadece “vefa” sözcüğüne vurgu yapmak istedim. Sözcüğün anlamına ilişkin türevlerini de çağrıştıracağı düşüncesiyle (sevgi-saygı-dayanışma-paylaşma-karşılık beklememe-bütünüyle güzel duygular…) bencil, liberal tutum ve davranışlar yerine, toplumcu ütopyaların tekrar canlanması, güçlenmesi amaçlanmıştır. Toplumsal sorunsalın merkezden/gündemden uzak tutulmaması dilek olmaktan çıkıp siyasilerin temel çabasını oluşturmalıdır.
Toplumsal ve siyasal büyük savları olanların başta siyasi partiler olmak üzere, değişik örgütlenmeler, örgütsel bütünlük ve amaçlarını gerçekleştirmek için birçok çabanın önüne “VEFA” nın bir semt ya da lise adı olmadığını hele geçen yüzyılda kalan bir spor kulübü hiç olmadığını içselleştirmeleri gerektiğini vurgulamak ve birilerine anımsatmak dönemsel öncelikli tarihsel bir görev olmalı diye düşünüyorum.