Dünyanın merkezi neresi veya Dünya’nın ortası neresi sorusu ilginç bir sorudur. Yalnızca çocuklar ve çocuksu meraklarını yitirmemiş olan bilim insanları böyle sorular sorarlar.
Bu soru 1208- 1284 yılları arasında yaşayan Nasreddin Hoca’ya da sorulmuştur: Rivayete göre şehir dışından gelen üç bilge Nasreddin Hoca’ya soru sormak isterler. Hoca her birine bir tek soru sorma hakkı verir. Bilgelerden biri Dünya’nın ortası neresidir? Sorusunu sorar. Nasreddin Hoca ona şöyle cevap verir: Dünya’nın ortası eşeğimin sağ ön ayağını bastığı yerdir. Bilge itiraz eder ve hayretle “Nereden biliyorsun eşeğinin sağ ön ayağını bastığı yer olduğunu? diye sorar. Hoca’ nın cevabı ilki gibi yine kendinden emin biçimdedir: İnanmıyorsan ölçebilirsin.
Nasreddin Hoca’nın kendi yaşadığı bölgede Kadılık, Kadı naipliği de dahil olmak üzere bazı kamu görevlerinde çalıştığı bilinmekte fıkralarının toplu okunmasından ne kadar hazır cevap ve hikmetli olduğu, çoğu zaman halkın onu rahatsız edici, usandırıcı yahut aşırı taleplerine pratik cevaplar verdiği görülmektedir. Bu fıkrada geçen olayda ise kendisini ilzam etmek üzere ona zor sorular sormaya gelen kişileri kat’ i bir biçimde susturduğu görülmektedir. Zira soruyu soran kişinin aksini ispat edebilmesi ancak ileri bir teknik ve ölçümlerle mümkün olabilecektir.
Peki günümüz teknolojisinde coğrafi olarak dünyanın ortasını bulmak için bir çalışma yapılmış mıdır?
Dünya’nın coğrafi merkezini yani dünyanın coğrafi anlamda orta noktasını bulmak için ilk çalışmayı 1973 yılında Amerikalı Fizikçi Adrew J. Woods yapmış ve dijital bir dünya haritası kullanarak dünyanın orta noktasını “39°00′N 34°00′E, Giza’nın 1.000 km kuzeyi Ankara’nın 150 km güneydoğusu olarak bulmuştur. Sözü edilen yerin Kırşehir olduğu bilinmektedir.
2003 yılında ise Holger Isenberg daha yüksek çözünürlüklü dijital kaldıraç modeliyle daha kesin bir hesaplama yaptığını ileri sürerek 40°52′N 34°34′E Ankara’nın 180 km kuzeydoğusunu yani Çorum’ u işaret etmiştir. Görünüşe göre dünya haritasının ortasını bulabilmek için öncelikle kesine yakın bir dünya haritası lazımdır. Kesine en yakın dünya haritasında bile hata payı mevcuttur. Her harita modelinin kendine göre kesinlikten saptıran bazı dezavantajlı yanları mevcuttur. Bunlardan biri de iki boyuta indirgenmiş haritalardır. Böyle bir haritayı esas aldıktan sonra, bu haritaya bakılarak dijital bir modelleme yapılmalı sonrasında da haritanın orta noktası tespit edilmelidir. Görüldüğü üzere her aşamada kesinlikten biraz daha uzaklaşmak gerekecektir. Buna mukabil yapılan araştırmalar gün geçtikçe daha kesinleşmiş ve şu husus netleşmiştir: Dünya’ nın coğrafi merkezi Türkiye olup Orta Anadolu’da bir yerdedir.
O halde Nasreddin Hoca haklı çıkmıştır diyebiliriz.
Dikkat çekici bir tevafuk olarak kalacak nokta ise: Nasreddin Hoca, yüzyıllar evvel büyük bir kendinden eminlik, muziplik ve hikmetle “Dünya’ nın merkezi, eşeğimin sağ ayağını bastığı yerdir” demesidir. Her iki modern bilimsel araştırma da Nasreddin Hoca’nın bulunduğu bölgeden (Konya, Akşehir ve civarı) çok uzak bir yeri göstermemektedir. Merak konusu olarak kalacak bir husus ise eski insanların (Piri Reis’in Haritasında da olduğu üzere) Dünya haritası konusundaki çağdaşlarını çok geride bırakan bütüncül bilgilerinin nereden geldiği meselesidir.
Bu yazı vesilesiyle güzel ülkemizin kıymetini bilmemiz için bir neden daha hatırlamış ve Türkiye’nin, Dünya’nın coğrafi merkezi olduğunu tescil etmiş olalım.
Guzel ulkem ...tebrikler
Tebrikler bize değer kattınız
Super çok begendim
Kaleminize sağlık hocam!