Batılı güçlerin Libya üzerindeki sömürgecilik yarışı Birinci Dünya Savaşı’ndan önce 1911’de İtalyan işgaliyle başladı. İkinci Dünya Savaşı esnasında birçok sömürgeci güç arasında Libya şehirleri el değiştirdi. Mesela, Tobruk şehri, İtalyanlar’dan İngilizler’e sonra Almanlar’a geçmiş; daha sonra tekrar İngilizler’in eline geçmiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden imar edilen Tobruk Şehri’ne İngiliz yanlısı Kral İdris yerleşti[1]. Kral İdris, Birleşik Krallık ve ABD’ye Libya ülkesinde askerî üs açmaları tavizini verdi. ABD Trablus’ta, Birleşik Krallık ise Tobruk Şehri’nde askerî üs açtı[2]. 1954 yılında ise Libya ile ABD arasında kuvvetlerin statüsüne dair hükümler içeren bir anlaşma akdedildi[3]. Libya-ABD KSA’nın altı ve yirminci maddelerinde öngörülen formüle göre: Askerî üs bölgesi ve belirlenen bazı alanlarda işlenen suçlar bakımından ABD kuvvetleri üzerinde münhasır yetkiyi ABD haiz olacak; bu yerler dışında ise gönderen ve kabul eden devletin mütedahil yetkisi bulunacaktı[4].
1949 yılında Libya’nın bağımsızlığına ilişkin karar BM Genel Kurulunda alındı. 1969 yılında ise Albay Muammer Kaddafi bir askerî darbeyle Arap milliyetçisi ve Batı-karşıtı bir hareketin temsilcisi olarak Libya’da iktidara geldi. Kaddafi’nin iktidara geçmesiyle ülkedeki İngiliz ve Amerikan üsleri kapatıldı. İngilizler 1970 yılında Tobruk’un güneyindeki El Adam hava üssünü terk ettiler[5].
Kaddafi ikinci önemli icraat olarak ülkesindeki Batılı sömürgecilerin kurup işlettikleri petrol şirketlerini millileştirerek % 51’ini Libya Devleti’nin payı olarak belirledi[6]. Muhammed Musaddık’ın 1951 yılında Anglo-Iranian Oil Company[7]’i millileştirmesinin İran’daki yönetimin bir darbeyle devrilmesine sebep olduğu[8] hatırlanırsa, Kaddafi’nin imtiyazları baltalanan Batı’nın gözünde ne büyük bir cürüm işlemiş olduğu anlaşılabilir. Zira Kaddafi, tıpkı Musaddık gibi sosyalist temayüller sergiliyor hem de petrol şirketlerini millileştirme işine girişerek Batılı güçlerin husumetini kazanıyordu.
1973 yılında ise Libya, İsrail ve Batıyı boykot için petrol ambargosunu destekledi ve OPEC hareketine katıldı[9]. Bu hareketin neticesinde tüm dünyada büyük bir petrol sıkıntısı baş gösterdi.
1974 yılında Türkiye Kıbrıs’ın kuzeyine Ada’da zülüm gören Türkler’i savunmak üzere Garantörlük Anlaşması’ndan doğan hakkına binaen müdahale edince ABD’nin silah ambargosuyla karşılaşmıştı. Şubat 1975’te başlayıp Eylül 1978’e kadar devam edecek olan ABD ambargosuna cevaben Kaddafi yönetiminin Başbakanı Callud Türkiye’ye gelerek uygun fiyattan 3 milyon ton ham petrol ve 200 bin ton fueloil vermeyi taahhüt etti. Bunun yanı sıra silah ambargosuna cevap olarak da bazı silahlarını Türkiye’ye hibe etti. Dahası, Libya savaş uçakları ve füzeleri de Türkiye’nin kullanımı için hazır edildi[10].
Yükselen bir bölgesel lider olma arzusunu her fırsatta icraata döken ve komşusu Mısır gibi Arap milliyetçisi olan Muammer Kaddafi, Mısır’da Cemal Abdulnasır döneminin bitmesiyle birlikte kendini Arap Davası’nın tek sahibi olarak görmeye başlamıştı. Zira Mısır’da başa geçen Enver Sedat, İsrail ile barış için anlaşma masasına oturmuştu[11]. Bu olayı esefle karşılayan Kaddafi ise Enver Sedat’ı Arap Davası’nı satmakla suçladı. Kötüleşen Libya-Mısır ilişkileri 1977 yılında iki devlet arasında dört gün sürecek bir savaşla neticelendi[12]. Arap Davası’nı satmakla suçlanan Enver Sedat ise 1981 yılındaki Mısır’ın bağımsızlık kutlamaları esnasında suikastle öldürülmüştür.
Kaddafi yönetimi bir yandan da uluslararası deniz hukukundaki güncel gelişmeleri yakından takip etmekteydi, ülkesinin deniz sınırlarını genişletme çabasına girişmişti. Libya 1973’te Sirte Körfezi’nin tarihi bir körfez olduğunu iddia ederek 296 mil uzunluğunda bir esas hat çizerek Sirte Körfezi’ni tarihi körfezi olarak ilan etmişti. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere diğer birçok devlet Libya'nın bu tek taraflı iddiasına itiraz etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Sirte Körfezi’ne donanmasını göndermiş ve orada Libya'nın çekişmesiz bir egemenliği olmadığını göstermek istemiştir. 1981 yılında ise Amerika Birleşik Devletleri Sirte Körfezi’nde Libya'ya ait iki savaş uçağını düşürmüş ve Sirte Körfezi’ nin uluslararası deniz hukuku bağlamında tarihi körfez olma şartlarına sağlayamaması için Libya'nın egemenlik iddialarının altını oymuştur[13].
Kaddafi’nin Batı karşıtı, sosyalist ve Arap milliyetçisi uygulamaları, kısa sürede Batı’nın tepkisini çekmiş ve Kaddafi uluslararası terörizmi desteklemekle suçlanmıştı. Libya’nın uluslararası terörizmi desteklediği iddiası Libya üzerinde ciddi baskı oluşturuyordu. ABD Başkanı Ronald Reagan, Kaddafi’yi Orta Doğu’nun kudurmuş köpeği (İng. mad dog of the Middle East) olarak nitelendiriyordu[14]. 7 Ocak 1986’da ABD Başkanı Reagan, Libya’nın ABD ülkesindeki malvarlığı değerlerini donduran, Libya’ya karşı geniş kapsamlı ekonomik ambargoyu bir başkanlık emirnamesiyle yürürlüğe soktu[15]. Bu, 5 Nisan 1986 tarihinde, Berlin’deki bir gece kulübünde yaşanan patlamada yaralanan iki ABD askerinin hastanede ölmesine cevap niteliğindeydi[16]. Olaydan Libya ajanları sorumlu tutuldu ve Reagan yönetimindeki ABD, 15 Nisan 1986’da Libya’da çeşitli hedefleri bombaladı. Kaddafi’nin çadırının da bombalandığı hava bombardımanında kırk dört kişi öldü[17].
20 Aralık 1989 tarihinde ise Londra’dan ABD’ye uçmakta olan Pan Am 103 sefer sayılı uçak İskoçya’nın Lockerbie kasabası üzerindeyken patlatıldı. Düşen uçakta bulunan 259 kişi ve yerdeki 11 kişi hayatını kaybetti[18]. Olay’ın sorumluları olarak önce Suriye ve İran üzerinde yoğunlaşılmış[19] fakat, neticede patlamadan Libya sorumlu tutulmuştur. Bir görüşe göre Körfez Savaşı’nda Suriye’nin iş birliğine ihtiyaç duyulacağı hesap edilerek, Batılı güçler uluslararası terörizmi desteklemekle öteden beri suçlanan Libya sorumlu tutmayı daha uygun bulmuştur. Buna göre olay, CIA yönetiminin bilgisi dahilinde ve himayesinde yapılan uyuşturucu kaçakçılığını ihbar etmek üzere ABD’ye uçmak isteyen CIA ajanlarının CIA tarafından uçakla birlikte patlatılarak öldürülmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir gerçek sorumlu Libya değil CIA’dır[20].
***
Not : Yukarıdaki yazı Dr. Muhammet Celal KUL’un Uluslararası Hukukta Kuvvetler Statüsü Anlaşmaları adlı kitabından gerekli değişikliklerle alınmıştır. Muhammet Celal KUL, Uluslararası Hukukta Kuvvetler Statüsü Anlaşmaları, İstanbul: On İki Levha, 2020, ss. 289-296. şeklinde atıf yapılabilir.
[1] T. Kafala, “Gaddafi’s quixotic and brutal rule”, BBC NEWS, 20 October 2011, https://www.bbc.com/news/world-africa-12532929 (erişildi 21.10.2018).
[2] Encyclopædia Britannica, “Tobruk”, https://www.britannica.com/place/Tobruk, (erişildi 21.10.2018).
[3] Agreement between the United States and the United Kingdom of Libya, 9 September 1954, 5 UST 2449, TIAS No: 3107. (Bundan sonra Libya- ABD KSA).
[4] Bkz. Libya- ABD KSA, note 1191, madde 6 ve 20(1)(b) hükümleri.
[5] Encyclopædia Britannica, “Tobruk”, note 1190.
[6] Musaddık’ın devrilmesi hadisesi hakkında bkz. K. Roosevelt, Karşı Darbe: CIA İran’da, İstanbul, Timaş Yay., 2007, s. 95. et seq.
[7] Günümüzde BP ismini kullanan şirketin farklı isimleri için bkz. Encyclopædia Britannica, “BP PLC British Corporation”, https://www.britannica.com/topic/BP-PLC (erişildi 22.10.2018)
[8] Bkz. K. Roosevelt, note 1194, s. 111 et seq.
[9] A. Goldsmith and L. Davidson, note 948, s. 490; F. Armaoğlu, note 700, s. 725.
[10] E. Gül, “Kaddafi 1974 Kıbrıs harekatı sonrasında Türkiye’ye yardım etmişti”, DÜNYA BÜLTENİ, 27 Ekim 2011, https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/kaddafi-1974-kibris-harekati-sonrasinda-turkiyeye-yardim-etmisti-h181084.html (erişildi 21.10.2018).
F. Armaoğlu, note 700 s. 824.
[11] Enver Sedat savaşta İsrail’in işgal ettiği Sina Çölünden geri çekilmesi karşılığında İsrail ile ilişkileri yeniden tesis etmişti. Taraflar arasında yapılan andlaşmanın metni için bkz. Israel-Egypt Peace Treaty, March 26, 1979, Israel Ministry of Foreign Affairs, http://www.mfa.gov.il/mfa/foreignpolicy/peace/guide/pages/israel-egypt%20peace%20treaty.aspx (erişildi 22.10.2018).
[12] F. Jaffer, “Libya and Egypt’s Unique Relationship”, 8 May 2016, https://arabmillennial.net/2016/05/08/libya-and-egypts-unique-relationship/ (erişildi 21.10.2018).
[13] Bkz. F. A. Ahnish, The International Law of Maritime Boundaires and the Practice of States in the Mediterranean Sea, Oxford, Clarendon Press, 1993.
[14] G. Sheridan, “Mad dog of the Middle East”, THE AUSTRALIAN, 22 February 2011, https://www.theaustralian.com.au/news/inquirer/mad-dog-of-the-middle-east/news-story/697f6736446d2b22f1c024efdb40da67 (erişildi 22.10.2018).
[15] K. Davenport, Chronology of Libya’s Disarmament and Relations with the United States, Arms Control Association, https://www.armscontrol.org/print/2573 (erişildi 21.10.2018).
[16] N. Malinarich, “Flashback: The Berlin disco bombing”, BBC NEWS, 13 November 2001, http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/1653848.stm (erişildi 22.10.2018).
[17] Encyclopædia Britannica, “Operation El Dorado Canyon”, “Libya bombings of 1986”, https://www.britannica.com/topic/Libya-bombings-of-1986 (erişildi 22.10.2018).
[18] N. Demirel, note 551, s. 249.
[19] Suriye’nin öteden beri uluslararası terörizmi desteklemesi hakkında bkz. M. Weiss and H. Hassan, ISIS: Inside the Army of Terror, New York, Regan Arts, 2016, ss. 99, 107.
[20] M. Zepezauer, CIA’nın Büyük Operasyonları, İstanbul, Kaynak Yay., 2001, ss. 99-100.
Super yazı tebrik ederim
Great work